AYIN KİTABI...
Mutlu olmak ve anlamak üzerine bir roman: MASUMİYET MÜZESİ
‘Hayatımın en mutlu anıymış,bilmiyordum'
Orhan Pamuk'un uzun zamandır beklenen romanı Masumiyet Müzesi Ağustos ayı sonunda piyasaya çıktı.Diğer tüm romanlarından farklı olarak odağında sadece aşk var bu sefer. Üstelik Türk filmlerinde görmeye çok alıştığımız tarzda bir ‘zengin erkek-fakir kız' aşkı…Hikaye 1970'lerin ortalarında Nişantaşı'nda, zengin bir aileye mensup olan Kemal ile uzak ve yoksul bir akraba kızı olan Füsun arasında başlıyor ve günümüze dek sürüyor.Ama Orhan Pamuk'ta farkını tam burada gösteriyor. Çok bilindik,çok klişe ve çok basit bir hikayeyi detaylarla, inceliklerle, net zaman tarifleriyle öyle güzel süslüyor ki sanki ömrünüzde ilk defa böyle bir hikaye duymuş gibi okuyorsunuz. Bunu söylerken kitapta sadece aşktan bahsediliyor sanılmasın. Kitabın geçtiği dönem olan 70'lerin politik çalkantıları,sokak çatışmaları,sağ-sol kavgaları,askeri darbe,kadın-erkek ilişkileri,modern-muhafazakar tartışmaları ve elbette İstanbul, kitaba asıl rengi veren arka fonunu oluşturuyor.Romandaki karakter ne kadar aşk acısı da çekse, mutsuz da olsa genel olarak kitap Orhan Pamuk'ta alışık olmadığımız bir iyimserliğe ve çocuksuluğa sahip. Benim Adım Kırmızı için:'En renkli ve en iyimser romanım' diyen yazar, Masumiyet Müzesi ile de en az Benim Adım Kırmızı'daki iyimserliğe ve canlılığa yaklaşmış, hatta ulaşmış diyebiliriz. Romanda enteresan bir şekilde sık sık yazarın diğer romanlarındaki karakterlerle burun buruna geliyorsunuz.Bu da yazarın diğer romanlarına aşina olan okur için büyük bir sürpriz, hatta olmayacak bir yerde hiç ummadığınız bir tanıdıkla karşılaşmışsınız hissi uyandırıyor. Masumiyet Müzesi'nin en etkili yanlarından biri de zaman. Dışarıda diğer insanlar arasında geçen zamanla, içeride, sevdiklerimizle geçen ‘özel zaman' arasındaki farkı anlıyorsunuz okurken. Hatıraların, nesnelerin ve insanların arasına dolan ve adeta ilerlemeyen; sadece ‘an' lardan oluşan bir zaman kavramından bahsediyor yazar.Bu ‘an' lar, kapsadıkları duygularla birlikte hatıralara dönüşüyorlar. Romanın bir diğer ilginç ve sıra dışı özelliği ise romanda geçen ve Füsun'un dokunduğu pek çok nesnenin gerçekten de yazar tarafından bir müze de sergileneceğinin belirtilmiş olması.Hem de romandaki en önemli mekanlardan birinde, Füsun'un evinde gerçekleşeceği belirtiliyor bu müzenin. Aslında kitap da, romanın kahramanı Kemal'in dediği gibi bu müzenin katalogu gibi…Sanki müzeyi gezmeden önce okunması gereken ön bilgiler gibi sunulmuş okura… Sonuç olarak Orhan Pamuk'u zor okunan,yavaş ilerleyen bir yazar olarak gören ön yargılı okurun bile hiç sıkılmadan, büyük bir keyif alarak ve kalınlığına rağmen(586 sayfa,) bir solukta okuyacağını düşündüğüm renkli bir roman Masumiyet Müzesi…
Özgür BENLİ