ESTETİK VE RUH-BEDEN İLİŞKİSİ ÜZERİNE
Estetik kelimesi, Grekçe “aisthetikos”dan gelir. “Duymak, duyumsamak, duyumla algılamak” anlamlarını taşır. Estetiği daha çok duyularımıza hoş gelen şeyler için kullanırız. Türkçede de bize hoş gelen şeylere güzel deriz. Bu da “göz” anlamına gelen “köz” kelimesinden türemiştir. Maddi varlıklar için güzellik, görme duyusu olan göze hitap eder. Manevi güzellik söz konusu olduğunda ise “kalp gözü” devreye girer. Estetiğin uğraş alanı güzelin aranmasıdır. Etikte de ruhsal olarak iyi olan, doğru olan güzeldir ve ruhta etik olmadan estetik olamaz.
Tarih boyunca filozoflar “Güzel nedir?” sorusuna yanıt aramışlardır. Platon'a göre, güzel olan varlıklar güzelliklerini ortak bir kaynaktan, güzellik ideasından alırlar. Bu güzellik mutlaktır ve bütün güzel şeylerin üstündedir. Oraya ulaşan insan, hayatı yaşamaya değer bulur. Ona ulaşmak için, dünyevî güzelliklerin üstüne çıkmak gerektiğini bilir. İnsan ister kendisi, isterse bir rehber eşliğinde dünyevî güzellikten hareketle basamak basamak yükselerek yüce güzelliğe ve iyiliğe ulaşır.
Estetik kavramını araştıran bir diğer filozof “Enneadlar” kitabının sahibi, Plotinus'tur. Plotinus kitabının ilk bölümü olan “Güzel Üzerine”de özü itibariyle güzel olanla, başkası sayesinde güzel olanı karşılaştırarak söze başlar. Ona göre kendiliğinden güzel olan ruhtur ve ondan pay alarak güzel olan da bedendir. Beden güzelliğinden ruh güzelliğine “arınma” sayesinde ulaşılabilir. Ruhun yakınlık duyduğu şey güzel, yakınlık duymadığı şey de çirkindir.
İslam filozofları da güzellik kavramını incelerken “Tanrının mutlak güzel olduğunu ve bütün varlıkların güzelliklerini ondan aldığını” ifade etmişlerdir. O halde varlıkların güzelliği, ilahî güzelliğin bir yansımasıdır. Güzellik dereceleri, ilahi güzellikten aldıkları pay kadardır. Sevgi de bu güzellik neticesinde ortaya çıkar. Dolayısıyla varlıklara sevgi ile bakmak esastır. Bunun en güzel örneklerini Mevlâna Celâleddin Rumî'nin sözlerinde görmekteyiz.
“Güzellik baktığın şeyde değil, bakışında olmalı. Yüz gözünün gördüğü değil, gönül gözüyle gördüğündür güzel olan.” Hz. Mevlana
Kuran-ı Kerim'de de kâinatın estetik bir düzen içinde yaratıldığı, insan fıtratında estetik ve sevginin yer aldığı belirtilir.
“Yeri ve gökleri yerli yerince yarattı. Sizi en güzel şekilde şekillendirdi. Dönüşünüz onadır.” (Teğâbun, 64/3)
Platon ruhun bedenle olan ilişkisinde, ruha daha çok önem verirken bedeni de tamamen inkâr etmez. Ona göre her bakımdan aktif olan ruhtur. Şekil alan, yönetilen ve pasif bir nicelikte olan ise bedendir. Ruh, maddi nesneleri daha yakından tanımak amacıyla yeryüzüne düşmüş ve bedene konuk olmuştur. Ne var ki bu sınırlı ve sonlu beden zindanında konuk olmak onu tatmin etmemiş ve bu yüzden bir an önce aslına, yani tanrısal âleme dönmek arzusuyla bedenden kurtulmak istemiştir. Tanrının bir parçasını teşkil ettiğinden ve ondan gelip tekrar ona dönmek istediğinden ruh tanrısal niteliklere sahiptir, dolayısıyla ezeli ve ebedidir. Genelde bir araç olarak görülen beden, ruhun bazen mezarlığı bazen hapishanesi, bazen de hizmetkârı olabilir. Platon'a göre, bedene şekil veren ve onu meydana getiren ruhtur. “Bir bakıma ruh tenin bir türlü ahengidir.” der. Ruhun, bedenin eşi ve bedenin hayat sebebi olduğunu, bedene solumak yetisini kazandırdığını, onu tazelendirdiğini; bu ilke yok olunca da bedenin yıkıldığını, öldüğünü belirterek açıklamaya çalışır.
Aristoteles'e göre de, ruh bedene göre bir önceliğe sahiptir. Madde-form öğretisinde, formun maddeyi biçimlendirmesi gibi ruh da bedeni biçimlendirmektedir.
Modern zamanlarda eskiye nazaran beden algısındaki en önemli fark; onun daha süslü ve ön planda olmasıdır. Bu da tarihsel süreçte bize insanın değişimini hatırlatır. İlkel zamanlarında insan diğer hayvanlardan ayırt edilemezken gün geçtikçe daha estetik bir yapıya sahip olmuş ve bir üst canlı oluvermiştir. Kendini böyle görmesindeki asıl sebep beden değil ruhtur.
Yeni toplum tipinde beden önemli bir araç ve aracı haline gelmiştir. Çünkü beden aracılığıyla yeni kimlikler, yeni tüketim kalıpları, yeni güzellik idealleri, yeni imajlar, yeni iktidar tipleri inşa edilmektedir. Böylelikle beden “modern” dünyanın bir projesi haline gelmiştir. Bu bağlamda bedene olan ilgi artmıştır ve popüler kültürün medya aracılığıyla dayattığı kusursuz beden yaratma çabası bugün toplumun büyük kesimlerince kabul görmektedir. İnsan olarak unutmamamız gereken: Sadece bedenin estetik görünüşüne değil, aynı zamanda ruhun etik görünüşüne de önem vermek; güzellik ve ahengin işlevinin ruhsallıkta olduğunu hep hatırda tutmaktır.
Funda Baykara
KAYNAKLAR
- Platon ve Aristoteles'te Ruh beden problemi ve karşılaştırması - Fazıl Derbeder -Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bililer Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi.
- Mevlana'da Aşk Estetiği - Prof. Dr. İsmail Yakıt Makalesi- Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin çıkardığı “Mevlana Araştırmaları Dergisi'nin Yıl:1, Sayı: 1, Mayıs 2007 s.35-43'te yayımlanmıştır.
- Felsefi Bedenden Sosyolojik Bedene- Meral Gülkaya Timurturkan - ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Temmuz 2008 // Sayı: ¼
- Çalışma Yaşamında Bedenin Değişen Görünümü - Ebu Çetin - Uluslarası İnsan Bilimleri Dergisi - Yıl: 2009 Cilt:6 Sayı:1